GEÇİCİ SERGİ
KÜRATÖR: ALICE SHARP
Mat Collishaw, "Başka Bir Değişik Huy", Melez Gücü, 2023.
Sanatçının izniyle.
Mat Collishaw Aritmi’de sanat ve bilim arasında bir köprü kurarak bu iki dünyanın birbirine dokunmalarını sağlıyor. Collishaw, bunun için sanat ve bilimin en seçkin şahsiyetlerinden olan Albrecht Dürer ve Ernst Haeckel’dan yola çıkıyor. Hem Dürer’in Rönesansının felsefesi ve metodolojileri hem de Haeckel’ın on dokuzuncu yüzyıl fikirleriyle bugünün Yapay Zekâ ve yeni teknolojilerinin kapasitelerini birleştiriyor. Bunlar birlikte doğal dünyaya verdiğimiz tepkilerin akışını ya da ritmini bozuyorlar (aritmi düzensiz kalp atışı anlamına gelir). Collishaw buradan hareketle günümüzün zorlayıcı iklim krizi koşullarında doğaya dair yeni okumalar ve anlayışlar üretiyor.
Collishaw Aritmi’de Albrecht Dürer ve Leonardo Da Vinci gibi Rönesans sanatçılarının dünyaya bilimsel bakışımızı geliştirmek için son derece önemli olduğuna inandıkları doğayı dikkatle gözlemlemenin önemi nosyonunu inceliyor.
Sanatçı, Fısıldayan Otlar ve Haseki Küpesi adlı eserlerinde, Albrecht Dürer’in yol kenarındaki gösterişsiz bitlerin güzelliklerini vurguladığı Büyük Çimen Öbeği (1503) tablosunu canlandırmıştır. Collishaw’un bitkileri içlerinden rüzgâr esiyormuş ya da su altında salınıyorlarmış gibidirler.
Collishaw, Borusan Contemporary’nin denizde oynaşan akıntıların muhteşem görüntülerinin eşlik ettiği Boğaz kıyısındaki bağlamını referans alarak Ernst Haeckel'ın mikroskobik deniz organizmalarını resmettiği harika botanik çizimleriyle Albrecht Dürer’in Mahşerin Dört Atlısı adlı ahşap baskısını (yaklaşık 1497/98) birleştirip Pandora isimli yeni bir büyük ölçekli karakalem çizim yarattı. Collishaw bu yeni çizimini Dürer’in ve Haeckel’ın fikirlerini yapay zekâyla birleştirerek üretti. Yapay Zekâya “deniz organizmaları” gibi komut metinleri girdi ve bunları Dürer’in mahşer imgelerine ekledi. Yapay Zekâ, insanın doğaya ya da afetlere yönelik bakış açılarına tabi değildir ve bulduğu çevrimiçi referanslardan kendi yeni anlatılarını yaratır.
Collishaw’un Ernst Haeckel hayranlığı ilginçtir çünkü Haeckel da sanatla bilimi birleştiren bir bilgedir. Haeckel harika bir sanatçı olmasının yanı sıra Darwin’in evrim kuramının büyük bir destekçisiydi ve binlerce yeni tür keşfetti. Bir başka Alman bilim insanı olan Alexander Von Humboldt’un etkisiyle, ekoloji gibi kilit çevre terimlerini ortaya attı. Humboldt, “doğanın birliği” adını verdiği, gezegenimizin her tarafının birbiriyle bağlantılı olduğunu iddia eden devrimci bir kuram geliştirmiştir ve insanların iklimi değiştirdiklerinin farkına varan ilk kişilerden biridir. Tıpkı Haeckel gibi o da felsefeci Immanuel Kant’ın takipçisiydi ve doğaya dair bilimsel bir anlayışı yaratmak için hayal gücünün ve duyularımızın kullanımının gerekli olduğuna inanıyordu.
Tıpkı Dürer gibi, Collishaw da yaklaşan çevre felaketlerine eğilir. Yeni videosu Sonuna Dek’tebir zamanlar yeşil olan doğa,Samuel Barber'ın büyüleyici müziği Yaylı Çalgılar için Adagio eşliğinde tahrip edilir. Melez Gücü videosunda doğa, Barok tabloların bulunduğu bir Londra Ulusal Galerisi odasını Amazonvari egzotik ve stilize ağaçlarla ele geçirir ve çevresel bir afette sanata ne olacağı sorusunu sorar.
İklim değişikliğinin deniz yaşamı üzerindeki sinsi etkileri Collishaw’un yeni ve olağanüstü zoetropunda (hareket eden resimlerden oluşan bir oyuncak) gözler önüne seriliyor. Zoetrop hareket etmeye başladığında gözlerimiz ışıldayan bedenleriyle devinen denizanalarını kadraja alıyor ardından onları denizdeymiş gibi kıpırdayan ortadaki ahtapotla karşılaştırıyor. Çınlayan Sirenler adlı bu zoetrop, Türkiye kıyılarında çoğu istilacı türler olan denizanalarının yaygınlaşmalarını vurguluyor ve bunları doğanın zekâsının sembolü olan, kapana kısılmış ahtapot ile yan yana getiriyor.
Mat Collishaw’un Aritmi’si teknolojiye doymuş dünyamızın bunaltıcı karmaşıklığını ve bunun doğayla ilişkimiz ve yaklaşan ekolojik afet için ne anlama geldiğini inceliyor. Collishaw yakın gözlemin sanatsal disipliniyle yeni bilimsel fikirleri bir araya getirmiş önemli tarihsel düşünürlerden faydalanıyor. Doğayla gerçek bir iletişim kurmak için sadece kuramlara değil hayal gücümüze ve duyularımıza da ihtiyaç duyduğumuzu öne sürüyor. Pandemi ve iklim değişikliğinin birçok kişiyi daha dar ve otoriter buldukları bir bilim düşüncesini sorgulamaya yönelttiği zamanlarda bu hayati bir önem taşıyor. Collishaw eserleriyle teknolojinin bize, doğaya ve doğayla ilişkimize dair yeni görme yolları ve bağlantılar sunabileceğini öne sürüyor.