Borusan Contemporary’nin 2021 yılı koleksiyon sergisi, değişen, akıcı imgelerle farklı biçimlere dönüşen eserlerden oluşuyor. Serginin kavramsal çerçevesini Edip Cansever’in Düş Suda isimli on bölümden oluşan şiiri çiziyor. Şiir, Yeni Medya Sanatı üzerinde yoğunlaşan koleksiyonun yeni bir bakış açısıyla yorumlanmasında hem çıkış noktasını oluşturuyor, hem de izleyicilere akışkanlık hakkında yeni tecrübeler edinecekleri bir platform sunuyor.
Ne bir ırmak, ne de deniz olan Boğaziçi’nin kıyısındaki konumuyla Perili Köşk, adeta bir su yoluna eşlik eder. Tıpkı günün farklı saatlerinde, dalgalar ve ışık oyunlarıyla türlü dönüşümlere giren Boğaziçi gibi; Perili Köşk’ün içinde yer alan ve onu kuşatan çağdaş sanat eserleri de bakanın pozisyonuna göre, renk ve form değiştirmeye başladıklarında su ile imge arasında diyalog kurmaya başlar. Düş Suda sergisi, bu açıdan şiirsel bir yüz ölçüm; görünenin arkasındakileri tanımlama denemesidir.
Yeni Medya Sanatı’nın görünür olduğu en önemli alanlardan biri olan hareketli imge [moving image] dijital üretim teknikleriyle gerçekleştirilen deneylerden beslenir. Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu, bu deneylerin görselliğini video, projeksiyon, farklı ışık yerleştirmeleriyle izleyicilere sunarken, kişisel tecrübeleri tetiklemeyi hedefler. Düş Suda sergisi, belli tekniklerin değil; kişisel tecrübelerin Cansever’in dizeleriyle Perili Köşk’ün farklı mimari özelliklerinin nasıl bir araya gelebileceği üzerine kurgulandı. Dolayısıyla bu sunum izleyicilerin algıları, şiirsel imgeler ve mimarinin bir aradalığıyla bir sarmal yaratarak Perili Köşk’ün farklı köşelerinde kendi görselliğini oluşturur.
Sergide, Ivån Navarro’nun neon heykelleri ve Cansever’in dizeleri serginin başlangıç noktasını betimlerken; her katta ağırlıklı olarak dijital teknolojilerle üretilmiş olan yapıtlar izleyicilere su temasının bir tür form değişikliği, akışkanlık olarak yorumlanabileceği önermesini getiriyor. Projeksiyonlardan (Peter Coffin, Thierry Dreyfus) kurgulanmış fotoğraflara (Boomoon, Ellen Kooi, Frank Thiel, Michael Wolf); videolardan (Antti Laitinen, Rafaél Rozendaal) ışık yerleştirmelerine (Jim Campbell, Maurizio Nannucci) kadar farklı mecraları kullanan uluslararası sanatçıların çalışmalarını bir araya getiren serginin birçok köşesinde Cansever’in dizeleri duvar yazısı olarak yer alıyor.