Nergis Abıyeva, Axel Hütte'nin Hierapolis, Gece isimli fotoğrafını mimarlık tarihi bağlamında değerlendiriyor.
“Bir şehrin tüm olası bakış açılarından çekilmiş fotoğrafları birbirlerini süresiz olarak tamamlasalar da o boyutsal nesneye, sokaklarında yürünen şehre değer olarak asla eşit olamazlar. Bir şiirin olası tüm dillerdeki tüm çevirileri, nüansa nüans ekleyerek, bir tür karşılıklı rötuşla birbirini düzelterek, çevrilen şiirin giderek daha sadık bir resmini verebilir, ancak asla içsel anlamını vermez. Belli bir bakış açısıyla alınan bir temsil, belli simgelerle yapılan bir çeviri, resmi çekilen ya da simgelerin ifade etmeye çalıştığı nesneyle karşılaştırıldığında hâlâ eksik kalır. Şüphesiz ki eksiksiz olan mükemmelen her ne ise o olduğunda mükemmeldir.” 1
Yapıt okumaları dizisinin beşinci yazısını, uzun bir aradan sonra Axel Hütte’nin 2017 yılında çektiği Hierapolis, Gece fotoğrafıyla devam ettirmek istedim. Hütte’nin pratiğini oldukça kapsamlı bir şekilde görme şansını Nisan ayının sonunda Borusan Contemporary’nin Perili Köşk binasında açılan sergide yakalamıştım.
Fotoğraf dünyasının etkili isimlerinden Axel Hütte (1951- ) Düsseldorf Ekolü’nde yetişen bir sanatçı. Ekol, Bernd ve Hilla Becher sanatçı çiftinin 1959 yılından itibaren etraflarındaki endüstriyel yapıların fotoğraflarını çekmeye başlamasına dayanıyor. Büyük format kameralarıyla çeşitli mimari yapıları kendilerine has standartlarla görüntüleyen Bernd ve Hilla Becher çiftinin ilk öğrencileri Hütte’yle birlikte Candida Höfer (1944- ), Thomas Struth (1954- ), Andreas Gursky (1955- ) ve Thomas Ruff (1958- ) gibi çağdaş fotoğraf sanatının önde gelen isimleri 2 . Günümüzde uluslararası olarak tanınan bu ekibin diğer fotoğraf sanatçıları ve hocaları gibi çekimlerini büyük format kameralarıyla gerçekleştiren Hütte, yaklaşık üç yılda bir teknik ekipmanların değiştiği bir dönemde düzenli yenileme işleminin kendisini deneysel çalışmalara girişmesi için teşvik ettiğinden bahseder. 3
Axel Hütte, Hierapolis, Gece, 2017.
Hütte’nin Borusan Contemporary’de devam eden sergisine küratör Hans Irrek Chronostasis ismini vermeyi önermiş. Latincede zaman anlamına gelen kronos, durmak anlamına gelen statis ile birleştiğinde yalnızca ilk bakışta oluşan ve zamanın durmuş gibi göründüğü bir algı yanılmasına işaret ediyor. 4 Zamansızlık değil, “zamansızlık illüzyonu” yarattığını iddia eden bir sanatçının sergisi için ne kadar yerinde bir başlık.
Irrek’in basın turunda üzerinde durduğu gibi, Hütte’nin üretimi contemplative fotoğrafla ilişkilendirebilir. Michael Wood’un ortaya attığı kavramı “tefekküre dayalı fotoğrafçılık” olarak Türkçeleştirebilirim. Wood, kavramın dikkatli gözlemle bağlantılı olduğunu, açık bir alanda bir şeyle birlikte olmak anlamına geldiğini ifade ediyor. Wood, doğal içgörü ve farkındalığımızı engelleyen zihinsel aktivitenin bırakılmasıyla yaratılan bir fotoğraf pratiğinden söz ediyor. 5 Konuyu veya fotoğrafçılığın teknik yönlerini vurgulamak yerine, derin düşünceye dayalı yaklaşım yeni algılara dayalı görüntüler oluşturmayı öğretebilecek bir potansiyel taşır. Hütte’nin fotoğraf tanımı tam olarak burada hatırlanmaya değer. Hütte’ye göre fotoğraf, yaşanmış bir anın özü, o anın dönüşümüdür. Gezinen bakışın bir durma noktasına geldiği anı hatırlatır. İzleyicisine, bakışın durmasına neden olan o hayret duygusunu iletmeye çalışır. Burada önemli olan, fotoğrafın sanatçıda ve izleyicide uyandırdığı hayal gücüdür. 6
Sergiyi gezerken, Hütte’nin en steril, belge niteliği en güçlü serisinin antik kent fotoğrafları olduğunu fark etmiş ve sergiden zihnimde sorularla ayrılmıştım: Hareketin, insan figürünün ve herhangi bir güncel olayın olmadığı bu fotoğrafları “çağdaş fotoğraf sanatı” bağlamında okumamızın sebebi ne? Hütte’nin fotoğraflarını çekici turistik kent görünümlerinden ayıran ne? Sanatçının görmemizi istediği şey ne?
Hütte’nin Hierapolis, Gece adlı yatay fotoğrafında antik tiyatroyu görüyoruz. Karşımızda duran yapımı 150 yıl süren, 1800 yıllık bir Antik Roma tiyatrosu. Hierapolis antik tiyatrosu, Anadolu’da yer alan Roma tiyatrolarının en görkemlilerinden biri. Tepeden çekilmiş heybetli fotoğraflarına alışkın olduğumuz Hierapolis antik tiyatrosunun, oturma yerleri fotoğrafa dahil edilmemiş. 7 Fotoğrafın neredeyse tamamını kaplayan ve Yunanca “çadır” anlamına gelen skene, yani sahne binası ilk başlarda yalnızca oyunda kullanılan malzemelerin ve kostümlerin yer aldığı bir kutuyken, ilerleyen zamanlarda bir yapıya dönüşür. Uzmanlara göre Yunan tiyatrosunu ve Roma tiyatrosunu en belirgin şekilde ayıran özelliklerden biri budur; eski Yunan tiyatrosunda skene ön planda değilken, Roma tiyatrosunda oldukça görkemli bir şekilde inşa edilmiştir. 8
M.Ö 1. yüzyılda yaşamış Romalı mimar, mühendis ve yazar Vitruvius’un aktardığına göre skene’nin ortasında kraliyet sarayındakiler gibi süslü, çifte kapılar vardır. Sağda ve solda konuk odalarının kapıları bulunur, geride, sahne dekoru için ayrılmış yerler vardır. Oyun değişeceği veya tanrılar ani şimşek gürültüleri eşliğinde sahneye çıkacağı zaman, bunlar döndürülerek farklı dekorlu bir yüz gösterilir. Bu yerlerin gerisinde, biri forumdan diğeri ise dışarıdan olmak üzere sahneye uzanıp giriş veren kanatlar vardır. Trajik, komik ve satirik sahnelerin süslemeleri ve şemaları birbirlerine benzemez. Trajik sahneler sütunlar, alınlıklar, heykeller ve krallara yaraşan başka nesnelerle belirlenir; komik sahneler, sıradan konutlardan kaynaklanan balkonlu ve pencere manzaralı özel konutları sergiler; satirik sahneler ise ağaçlar, mağaralar, dağlar ve peyzaj biçiminde farklı kırsal imgelerle süslenir. 9
Üçgen alınlıklar, sütunlar, heykeller, rölyeflerle dolu sahne binasını gördüğümüz fotoğrafı dikey bir şekilde ortadan ikiye ayırırsak birbirinin neredeyse aynası olabilecek yakınlıkta görüntüler elde ederiz. Bu handiyse sinir bozucu simetri, antikiteden itibaren Rönesans ve Neoklasisizm gibi dönemlerde de mimarinin ve resmin en önemli unsurlarından biriydi. Günümüzde hemen hemen her şehirde gördüğümüz üçgen alınlık ya da sütun gibi mimari elemanlar, simetrik düzenleri vurgulanarak fotoğraflanınca, baktığımız antik tiyatro, Avrupa’nın görsel kültürünü inşa eden bir kaynağa dönüşüyor.
Hütte’nin doğal olmadığı aşikâr olan Barokvari ışığının fotoğrafa dramatik bir etki yaptığı kesin. Denizli yakınlarında “kutsal kent” anlamına gelen Hierapolis’i yedi yıl önce sıcak bir yaz günü, oldukça kalabalıkken, gün ışığında gezmiştim. Hierapolis, Gece’yi görür görmez içimde burayı bir gün, ay ışığında görme isteği doğdu. Mistik, metafizik ya da tefekküre dair olanı çabasız bir şekilde içeren, “şeylerin arkasında başka şeyler olduğunu” duyumsatan şeyler, bazen sinir bozucu simetrilerine ve sterilliklerine rağmen bir şekilde ilgimi çekmeye devam ediyor.
1- Henri Bergson. “The Creative Mind: An Introduction to Metaphysics (Dover Books on Western Philosophy).” Apple Books.
2- Hütte, günümüzde Gursky ve Ruff ile aynı atölyeyi paylaşıyor.
3- İpek Çınar, Manzara Tam da Çuvallanacak Konu: Axel Hütte ile Bir Söyleşi, https://www.borusancontemporary.com/tr/blog-manzara-cuvallanacak-konu-axel-hutte-ile-soylesi_2004, 14 Ocak 2021.
4- Axel Hütte ile Zamanı Durdurmak Üzerine, https://borusanturuncu.com/axel-hutte-ile-zamani-durdurmak-uzerine/, 19 Haziran 2022.
5- Andy Karr and Michael Wood, The Practice of Contemplative Photography. (Boston: Shambhala Publications, 2011), p.3.
6- İpek Çınar, Manzara Tam da Çuvallanacak Konu: Axel Hütte ile Bir Söyleşi, https://www.borusancontemporary.com/tr/blog-manzara-cuvallanacak-konu-axel-hutte-ile-soylesi_2004, 14 Ocak 2021.
7- Antik tiyatro mimarisini orkestra (sahne) skene (sahne binası ve dekor) ve theatron (oturma yeri, Antik Roma’da cavea) adlı yapılar oluşturuyor.
8- Yazıyı yazma sürecinde bu konudaki sorularımı yanıtlayan arkeolog arkadaşım Umut Furkan Çıtak’a çok teşekkür ederim.
9- Vitruvius, Mimarlık Üzerine On Kitap, Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı Yayınları, 2005, s. 11.
YAZAR HAKKINDA
Nergis Abıyeva (1991) İstanbul’da yaşayan sanat tarihçisi, sanat eleştirmeni, küratör. İTÜ Sanat Tarihi programında doktora yapan Abıyeva, 2014 yılında “Dadaizm’in Sürrealizm Üzerindeki İzleri adlı” lisans teziyle MSGSÜ Sanat Tarihi Bölümü’nden onur derecesiyle mezun oldu, lisans eğitimi sırasında Brera Akademi’de öğrenim gördü. MSGSÜ Batı Sanatı ve Çağdaş Sanat yüksek lisans programından “Tiraje Dikmen’in Sanatı ve Hayatı” başlıklı teziyle mezun oldu. 1950’lerde Paris’e giden ressamlar bağlamında Tiraje Dikmen konulu araştırmasıyla 2017 yılında SALT Araştırma Fonu’nu kazandı. 2015-2017 yılları arasında Maçka Sanat Galerisi’nin 40. Yıl Projeleri için arşiv sorumlusu olarak çalıştı ve arşiv sergilerinin düzenlenmesine katkıda bulundu. Görünmeyene Bakmak kitabının editör yardımcılığını üstlendi. 2017-2019 yılları arasında İstanbul merkezli özel bir koleksiyonda görev aldı. Nisan 2019-Aralık 2020 tarihleri arasında ARTER’de araştırmacı olarak çalıştı.
Abıyeva’nın makaleleri 2015 yılından itibaren Sanat Dünyamız, Varlık, PRŌTOCOLLUM, Genç Sanat Dergisi, Istanbul Art News, Birikim, Argonotlar gibi süreli yayınlarda yayımlandı. Küratörlüğünü yaptığı sergiler arasında, Kendiliğinden/Per se (Bilsart, 2020); Olağanüstü denklikler, ince benzerlikler (Mixer, 2021) yer almaktadır. Abıyeva, 2017 yılından itibaren AICA (Uluslararası Sanat Eleştirmenleri Derneği) Türkiye üyesidir ve 2019 itibariyle modern ve çağdaş sanat üzerine seminer programları ve bağımsız dersler yürütmektedir.