Blog

Bengü Karaduman’ın Sistemdeki Masum Hata’sı Üzerine

20 Aralık 2019 Cum

Bengü Karaduman, “Sistemdeki Masum Hata” işi ile  sınırlandırmanın insan ruhu üzerindeki etkisini araştırıyor.

MERVE ÜNSAL
merve.unsal@gmail.com

İzleyici, “Sistemdeki Masum Hata”ya (2010) bakarken, fotoğraftaki kahramanın gerçekleştirdiği eylemlerin sırasını hayal ediyor. İlişki kurdukları ve empati duyabilecekleri bir konumda gördüklerini hissetmeye bir anlamda mecbur bırakılıyorlar. Sanatçının bedenine bakmak, izleyiciyi gördüklerini ve aynı zamanda sanatçının bu sahneyi gerçekleştirmesi için kendini soktuğu halleri düşünmeye çeken yumuşak bir dayatmaya dönüşüyor.

“Sistemdeki Masum Hata”, sanatçının kendini fotoğrafın tam ortasına yerleştirdiği, kurgulanmış bir fotoğraf. Karaduman iki eliyle bir ipi tutuyor, kollarını uzatmış ve arkasında bağlı olduğu görülen çok sayıda ip var. Çekip çekmediği veya ipleri tutup tutmadığı belli değil; tıpkı onun arkasındaki iplerin onu yerinde tutup tutmadığının belli olmaması gibi. Bu yön belirsizliği ve yalnızca yandan görülen, yoruma açık yüz ifadesi, izleyicilerin sanatçının yaşadığı duruma ilişkin kendi algılarını yansıtabilecekleri bir görüntü üretiyor. İçinde bulunduğumuz kültürel ve sosyal olarak yüklü ana bakıldığında, sanatçının pozisyonu, her kadının duruşunu temsil ediyor; her şeye ve hiçbir şeye bağlı bir kadınlığı aktarıyor.

Bengü Karaduman, Sistemdeki Masum Hata, 2010.
56 x 120 cm, kromojenik baskı, pleksiglas. 

Karaduman, oyuncu olma rolünü kendine atayarak rol almanın ne demek olduğunu sorguluyor. Bu, toplum tarafından verilen belli bir rol yüzünden kapana kısılmış gibi hissetme hali, bir geçiş ayini, varoluşsal bir an ya da sanatsal üretimin üzerine düşünen, öz düşünümsel bir jest olabilir. Sanatçı merakını, o zorunluluk anının ona nasıl hissettireceğini ve neye benzeyeceğini anlayabilecek kadar uzun bir süre kostüm olarak giyiyor. Bu an, soruşturma için anlık bir duraklama olarak tanımlanabilir: böyle bir bağın getireceği sosyal ve kişisel sorumlulukların ve ayrıca Karaduman’ın davranışının nasıl değişeceğini araştıran bir soruşturma.

Bir sanatçının anlık olabilecek bir hareketinin donmuş bu görüntüsü aynı zamanda zamansallığı da sorguluyor. Bu sadece bir an mı, yoksa kalıcı bir durum mu? Daha sonra ne olacak? Bu özel ana ne neden oldu? Fotoğrafın bir mecra olarak burada izleyiciye bütün verileri vermekten aciz olması oldukça sinir bozucu. Ancak fotoğraf izleyicilerin neye baktıklarını ve ne zamandan beri baktıkları düşünsel bir araç haline getirir. Bu sayede görüntüye neyin yansıtılıyor olduğu ve gerçekte orada ne olduğunu anlamalarına yardımcı olur. Başka bir deyişle, bu görüntünün algılanma yolları, mecranın kendi belirsizliğine dayanır.

Çalışmanın başlığı da aynı zamanda “masumiyet”, “hata” ve “sistem” kavramlarının, izleyicilerin görüntüyü algılamayı seçtiği ölçeğe bağlı olması nedeniyle bir gerilim alanıdır. Başlık otobiyografik bir referans veya sanatsal bir yorum olarak da görülebilir; Karaduman, bu durumları işgal etmenin “nasıl olacağını” merakını tatmin etmesi için paralel gerçekler yaratır. Sonuçta, Karaduman acizlikten korkan bir merak ile sınırlandırma senaryoları yaratır. Bu neredeyse kendi kendine tedavi edici bir hale dönüşür: bir iyileşme süreci, kişisel ve sosyal sınırların birleştiği yerin ve nihayetinde malzemelerin kendi kendini yansıtma yönteminin nerede olduğunu bulma süreci. Ve belki de tam olarak Karaduman'ın imge odaklı bir sanatçı olarak düşünebilmemizin olmasının nedeni de budur. Karaduman kendi ikonografisini üretir, görüntüleri daima kendi öz-imgesine bağlar, kendini durumdan yeterince soyutlarken bir zaman ve bir yerde kendini sürekli yerleştirir. Simgelerin zamansız olması, zamanda geriye ve ileriye doğru hareket eder.

YAZAR HAKKINDA
Merve Ünsal İstanbul’da yaşayan bir görsel sanatçıdır. Üretiminde metin ve fotoğrafı alışılagelmiş biçimlerinin ötesinde kullanır. Ünsal sanatçılara odaklanan online yayın inisiyatifi m-est.org’un kurucu editörlüğünü yapmaktadır.

Sayfayı Paylaş