Universal Everything’in Akışkan Bedenler sergisi, teknolojinin ahlaki ve toplumsal sonuçları üzerine düşündüren bir sergi. Teknolojiyi kelime kökünde ‘techne’ ve ‘logos’un yani zanaat ve ifadenin bir araya geldiği, birbirini açımladığı bir alan olarak kullanan Akışkan Bedenler’deki önermeler, aslında gerçek zamanlı olarak var olan teknik imkanların nelere dönüşebileceği konusunda gelecekten imgeler olarak okunabilir.
MERVE ÜNSAL
merve.unsal@gmail.com
Portre II sanat tarihine gönderme yapan bir iş. Rembrandt’ın koyu tonlardan başlayarak resim yapmasını çıkış noktası olarak alan dijital portrede, ekranda hareket eden dijital fırça darbeleri, bir insan yüzünün zamanla gözlerimizin önünde belirmesine neden oluyor. Bu işi iki katmanda okumak mümkün. Universal Everything’in de referansta bulunduğu sanat tarihsel okuma, sanat ve imge üretiminin bireyler tarafından icat edilen yöntemler ve araçlarla yapılan bir eylem olmasını günümüze uyarladığı olabilir. Resim yapmak gibi hem temsil hem de aktarım olarak öznel olan bir eylemi, dijitalleştirerek aslında günümüzde imge üretiminin ne şekilde değişmiş olduğuna referansta bulunuluyor. Öte yandan, fırça kadar fiziksel bir nesnenin dijital dünyada taklit edilerek portre yapılması ise dijital yöntemlerin bu nesnellikle ilişkili olarak gelişmiş olabileceğine işaret ediyor. Diğer bir deyişle, var oldukları dünyalar ve eylemlerin doğaları farklı olsa da, insanların görsel dünyası içerisinde yer alan şeylerin, süreçleri başlatan insanların dönüşümü içerisinde çizgisel bir düzlemde yer alıyor olabileceğine işaret ediliyor. Resmi yapan insan ile dijital resmin sürecini kurgulayan ve son haline getiren insanın aslında aynı tarihe ait olduklarına işaret ediyor. Portre II’nin okunabileceği ikinci bir katman ise dijitalleşen dünyada değişen insan algısı. İnsanın kendini nasıl algıladığını dönüştüren ‘selfie’ çekimlerinin estetik cerrahlara veri olarak sunulduğu günümüzde, Portre II aynı zamanda inşa edilen insan imgesiyle ilgili bir duruma da işaret ediyor. Ekranda hızlı hareketlerini gördüğümüz dijital fırça, kendimiz için gerek görsel gerek metinsel olarak inşa ettiğimiz dijital varlığımızın bir temsili olarak da görülebilir. Her tweetin, her fotoğrafın, her likeın dönüştürdüğü bu dijital varlık, öznel olduğu kadar kurgusal da bir inşa. Ve Portre II’nin karanlık arka planının aslında anımsattığı bir şey de, bu inşanın hiçten var ediyormuş olma hissinin de bir yanılsama olması, paylaştığımız şeylerin fırça darbeleri kadar yapay ve elimizin varlığını gösteren şeyler olması.
Universal Everything, Portre II, 2018
Yüce İnananlar II CGI hortumunun içinde yapılan dans performansı. Tek başına bir figür, boş, çimenli bir peyzajın içinde yol katetmeye çabalarken sanki doğa unsurlarına karşı savaşmaktadır. Bedeni çürümekte, görünmez fiziksel güçlere teslim olmaktadır ve bu figür, şelale gibi akan zerrelerin içinde kaybolur. Portre II ile benzer bir şekilde bedenin yapaylığını gösteren bir imge olarak kurgulanması, var oluşumuzun içindeki öznel inşa etme sürecine işaret eder. Görünmeyen bir şeyle mücadele ediyormuş gibi gözüken insan figürü, bir taraftan insanın günlük hayatla olan ikircikli, sürekli devam eden karşı koyma, bir güce karşı dayanıyormuş olma hissine işaret eder. Bu gücün ya da durumun görünmez olması, Yüce İnananlar II’yi her seyredenin farklı bir şekilde yorumlayabileceği bir cümle olarak konumlandırır. İmgenin Portre II’nin tersine beyaz bir arka plan üzerine kurulmuş olması bu hissi güçlendirir, zihnimizde o beyaz alanı kendi şeytanlarımız, melekleerimiz, korkularımız ve ihtiyaçlarımızla doldurmamızı kolaylaştırır. Bireyin bu işte tek başına gösterilmesi iç sesimizin tek başınalığını yansıtırken bu bireyi zamanla parçalarına ayrılan, bu parçaların birbiriyle mücadelesinden oluşan toplum olarak da görmek mümkün. Parçalarına ayrılıyor olmanın şiddetini görsel olarak dijitalleştiren ve uçuşkan, tahammül edilebilir bir hale getiren Yüce İnananlar II, günlük hayatta da kullanabileceğimiz zihinsel bir imgeyi bize sağlıyor.
Universal Everything, Yüce İnananlar II, 2018
Geleceğin Ekranları şu an geliştirilmekte olan teknolojilerin yakın gelecekte neler yapabileceğini hayal eden senaryolar. Kısa videoların gösterildiği ekranların olduğu bu oda bir ihtimaller mekanı olarak konumlandırılabilir. Günlük hayatı kolaylaştıracak değişimlerle birlikte dünyayla ilişkilenmemizi dönüştürebilecek gelişimlerin yan yana görünür kılınması, teknolojinin nüfuz ettiği ve edebileceği alanları görünür kılıyor. Ekranların ardı ardına gösterdiği senaryoların ölçeklerinin farklılığı Portre II ve Yüce İnananlar II’deki bireysel dönüşümün aslında ne kadar farklı katmanlarda aynı anda işlediğini, en basit eylemlerimizin bile teknolojiyle dönüştürüldüğüne işaret ediyor. Geleceğin Ekranları tahayyülümüzün sınırlarını zorlayan denemelermiş gibi gözükse de aslında şu anda teknolojiyle olan ilişkimizi de sorgulamamıza neden oluyor. Parmak izlerimizden bizi tanıyan telefonlarımızla Ekranlar’da gördüğümüz en ufak detayına kadar bize göre tasarlanmış tecrübeler arasında aslında o kadar da büyük bir fark yok. Bu işin ismi de bu yüzden manidar. Çoğunlukla ekranlar üzerinden tecrübe ettiğimiz ya da belki de en çok ekranlar üzerinden görünür hale gelen teknolojik dönüşüm, geleceği hayal etmemize de aracı olan mecra.
Universal Everything, Geleceğin Ekranları, 2016-2017
Universal Everything Akışkan Bedenler’de bedeni ve öznelliği inşa edilen, dönüşen ve süreç odaklı, kaygan nesneler olarak konumlandırıyor. Sergiyi gezerken hakim olan şaşkınlık ve merak duygusu, gördüklerimizle kendimiz arasında bir mesafe varmış gibi hissettirse de sergideki işlerle vakit geçirdikçe aslında almaya çalıştığımız kol mesafesinin aslında var olmadığını fark ederek Universal Everything’in bize tuttuğu aynayla yüzleşmek zorunda kalıyoruz.
YAZAR HAKKINDA
Merve Ünsal İstanbul’da yaşayan bir görsel sanatçıdır. Üretiminde metin ve fotoğrafı alışılagelmiş biçimlerinin ötesinde kullanır. Ünsal sanatçılara odaklanan online yayın inisiyatifi m-est.org’un kurucu editörlüğünü yapmaktadır.