Doğayla belki de en içe içe olduğumuz yaz aylarında, tabiatla farklı yöntemler aracılığıyla ilişki kuran sanatçıların işleri de Borusan Contemporary’nin koleksiyon sergilerinde izleyicilerini karşılıyor.
DENİZ CAN
denizdcan@me.com
Temmuz ayı bitmeden görülebilecek Uvertür: Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Seçki sergisinde Jeffrey Blondes’un Vahiy: 4 gün isimli gerçek zamanlı, 4 kanallı çalışması kendine ayrılan karanlık alanda gösteriliyor. Değişen süreli 4 videodan meydana gelen eser, Afyon’un Tazlar köyünde farklı mevsimlerde birer günü kapsayacak şekilde çekilmiş.
Vahiy: 4 gün ile ilgili detaylara girmeden önce Jeffrey Blondes’u daha yakından tanımak hem sergilenen bu eser hem de koleksiyona yeni eklenen eserlerin bir araya geldiği serinin üçüncü sergisiyle ilgili bir takım konulara değinmek iyi olabilir.
Aslen bir manzara ressamı olarak tanınan Jeffrey Blondes, 15 yılı aşkın süredir farklı uzunluklarda filmler çekiyor. Fakat Blondes’un işlerinde dikkat çeken özelliklerin başında hareketli görüntünün sinemadan çok manzara resimleri ile olan yakınlığı geliyor. 2004 yılından bu yana 9 ila 48 saat süren 40’ın üzerinde film çeken Blondes’un manzaranın resmini yapmaktan ziyade filmlere odaklanmasının neticesinde, işin içerisine izleyicinin de deneyimleyebileceği zaman faktörü dahil olmuş oluyor. Sanatçının filmleri doğada geçen zamanı ve doğanın sonsuz hareketini kayda alıyor. Geçmiş sanat pratiği kapsamında doğayı uzun süre gözlemleyen ve ardından kayda alan Blondes, bu alışkanlığını filmleri aracılığıyla görünür kılıyor. Filmlerin yanı sıra ürettiği ve farklı mecralarda yer alan arşivsel baskılarında, filmlerinden elde ettiği ardışık kareleri birlikte sunarak geçen zamanı stabil eserlerin bir parçası haline getirmeyi de başarıyor. Ekrana yansıtıldığında iki boyutlu gözlemlenebilen video odaklı eserlerde devreye giren zaman faktörü, gelişen teknolojiyle fenomenal gerçekliği (duyular aracılığıyla deneyimlenebilen gerçeklik) tecrübe etme imkanı sağlıyor.1
Jeffrey Blondes, Tazlar'da sonbahar çekimi, Ekim 2017
Karanlık odada Vahiy: 4 gün’ün karşısına geçen izleyiciyi rüzgarda salınan bitkiler, uçuşan böcekler, hareket eden bulutlar ve ışık huzmeleri selamlıyor. Şehir hayatı içerisinde göz ardı edilen, unutulan, dikkat çekmeyen ne varsa tüm ihtişamıyla varlığını hatırlatıyor. Ekranda doğa yaşamaya, dönüşmeye ve meydan okumaya devam ederken, dışarıda kavurucu sıcaktan kaçanlar gölgelere sığınıyor, belki birkaç kişi Boğaz’ın sularına atlıyor, trafikte kalanların korna ve müzik sesleri sokaktakilerin bağırışlarına karışıyor. Şehir yaşamının alışılmış gürültüsü, bu odada doğanın sessiz gücünü bastıramıyor.
Şehirden ve karmaşasından bir kuşun peşine takılıp uzaklaşıyoruz. İstanbul ayaklarımızın altında ve giderek küçülürken şimdi karşımızda Tazlar Köyü. 4 gün boyunca misafir olduğumuz bu köy aynı zamanda Borusan’ın hikayesinin de başlangıç noktası. İşte bu hikaye sayesinde Jeffrey Blondes’un sergi kapsamında görücüye çıkan eseri Borusan’ın yakın geçmişteki alımları arasında ilginç coğrafi seçimiyle yer alıyor.
Borusan Grubu Kurucu ve Onursal Başkanı Asım Kocabıyık, Blondes’un eserine konu olan Tazlar Köyü’nde 1924 yılında dünyaya geliyor. Tazlar Köyü’nden Borusan’a adlı kitabı üzerine “Bu kitapta yazılanlar, ailemin hikâyesi, benim hikâyem, Borusan Grubu’nun hikâyesi, Türkiye’nin son seksen yılının hikâyesidir. Altı yaşına kadar köyde yaşayan, imkânsızlıktan çıplak ayakla tarlalarda dolaşan bir köylü çocuğu olarak benim, üniversite eğitimi görme şansını ve sanayici olma şansını yakalayışımın hikâyesidir” diyor. Bugün savaş dönemi ve cumhuriyetin kuruluşunu takip eden yılların koşullarını hayal etmek zor olsa da, doğada toplumsal olayların etkilerinin bir nebze sınırlı olduğunu düşünebiliriz. İnsanlık olanca ziyankarlığıyla birbirine hücum ederken, doğa elinden geldiğince bu yıkımı yok sayıyor. Doğanın sanki kendine o günlerden sırtını dönen insanlara verdiği cevap “siz birbirinizi yiyedurun, ben yaşamaya devam edeceğim.” Yakın zamanda kaydedilen görüntülerde rastladıklarımız neyse, zorlu geçmiş yıllarda da doğanın günlük rutini bu şekilde akıp gidiyor.
Kurucularının hatırasına sahip çıkma ve görsel bir miras oluşturma yolunda önemli bir adım olarak değerlendirilebilecek Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’na katılan bu eser, adeta Kocabıyık’ın köyde geçen çocukluk günlerine konuk ediyor izleyenleri. İster bir çocuğun, ister uzun bir geleneği takip etmiş manzara ressamlarının, kırları, ormanları ve tepeleri resmetmiş izlenimcilerin ya da buluşlarına temel oluşturacak araştırmalar yapan Rönesans ustalarının gözünden olsun, doğa hayata ve sanata her daim ilham vermeyi sürdürüyor.
Şüphesiz hem bir çocuğun merakı hem de kendinden önceki kuşakların biçim ve içerik arayışlarıyla benzer bir tavırda Blondes da manzaranın karşısına geçiyor. Sergi ziyaretçilerine kalan ise bir hafta sonuna sığdırılmış dört mevsimde hızını kesmeyen doğaya tanıklık şansı oluyor.
Uvertür: Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan Seçki sergisinin küratörü Katleen Forde tarafından şekillendirilen yolculukta izleyici kurgulanan doğadan, mitolojik canlıların ilginç dansına, bedenleşen bir bayrak 2 ya da bir atık merkezinde toplanmış araba parçalarından meydana gelen bir tepeye kadar farklı manzaralarla karşılaşıyor. Tüm bu dolambaçlı yollar arasında karakteristik bu binanın dışına açılan bir pencere kadar dolaysız Blondes’un sundukları. O pencereye hiç çıkmayan, dışarıda olan bitene bakmayanlar için ise akan görüntüler bir o kadar yabancı denebilir. Kuytuda gölgesine sığınılan bir ağacın çatlakları, akşamüstü rehavetini ısrarla bölen bir cırcır böceği, ani çıkan bir rüzgarla savrulan pamuk bulutlar ilgisini hiç çekmemiş birine yine benzer bir umarsızlık şansı tanıyor Vahiy: 4 gün. Belki de Tanrı, bu gidişle yok oluşuna hizmet ettiğini bile fark etmediği bir gezegenin intikam planlarını fısıldıyor bu vahiy ile.
Vahiyin kimden geldiği, kimi muhattap aldığı ya da ne dediği gizemini kuruyadursun; Borusan Contemporary, koleksiyonunda doğanın cazibesine kapılan ve türlü tezahürlerini arayan herkesi kendi dünyasına çekiyor.
Birkaç adım uzakta Boomoon’un Boğaziçi dizisi ve pencerelerden araya giren masmavi rengi ile Boğaz’ın kendisi yine ortak bir anlayışta bir araya geliyor. Her şeyi bildiğimizi ve gördüğümüzü düşündüğümüz zamanlarda, şaşırtmak, sanatçıların güdümünde yine sınırsız imkanlarıyla tabiata düşüyor.
Jeffrey Blondes imzası taşıyan Vahiy: 4 gün ve sanatçının dünyanın farklı yerlerinde kameraya aldığı görüntülerden meydana gelen eserleri, Borusan Contemporary çatısı altında incelenmeye değer bir doğa ilişkisini böylece gündeme getiriyor. İlerleyen zaman içerisinde koleksiyonun bu odağının nasıl karşımıza çıkacağını bekleyerek görmek ise heyecan verici.
1 Psikoloji, felsefe ve sinema ile ilgilenen Hugo Münsterberg, sinema üzerine kuramsal çalışmalarında zaman, uzam/mekan ve nedenselliği fenomenal gerçekliğe ait kavramlar olarak kabul etmiştir. Küçükerdoğan Bülent, et al. Sinema Kuramları: Beyazperdeyi Aydınlatan Kuramcılar. Düzenleyen Özarslan Zeynep, Su Yayınevi, 2013.
2 Kathrin Stumreich imzalı Egemenlik isimli robot ses yerleştirmesi üzerine Merve Ünsal tarafından kaleme alınan yazıda kullanılan ifadeden faydalanılmıştır. https://www.borusancontemporary.com/tr/blog-bedenlesen-bayrak_844
YAZAR HAKKINDA
Deniz Can
İzmir’de 2011 yılında program koordinatörlüğünü üstlendiği KKSM ile sanat sektörüne dahil olan Deniz Can, burada yerel yönetimler, kültür kurumları ve üniversitelerin desteğiyle aylık çıkardığı rotalar üzerindeki sergilerin anlatım eşliğinde gezildiği ilk Sanat Rotası etkinliklerini gerçekleştirdi. Etkinlik serisi, bugün kurucu ortağı olduğu deneyimsel sanat girişiminin tohumlarını attı. Sanat ve izleyici deneyimi odaklı çalışmalarını İstanbul, İzmir ve yurt dışında sürdüren Can, İzmir’de kuruma bağlı edindiği küratörlük tecrübesini bağımsız olarak sürdürmek üzere İstanbul’a yerleşti. Özel İzmir Amerikan Koleji, Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Kültür Yönetimi Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan Can, akademik yazım alışkanlığını profesyonel olarak sürdürmektedir.